25.3.12
Karanlıkta Kaybolan Kadın Layla!!
23.3.12
şu vakitler...
13.3.12
Güle Güle
Hangi perondan el sallanmaz ki gidene? Çok çok gideceksen eğer ardından el sallanmayacak terk edebileceğin bir yer bulmalısın. Çünkü bir elin iki yana anlamsızca salınmasından daha ötedir vedalar. Avuçların gideni uğurlarken elinin tersi set çeker önüne. (Hep mi elin tersi rast gelir insanın duygularına?!)
Ardından dökülen bir avuç suyun gideni daha çabuk geri getiremeyeceği gibi el sallayınca da “güle güle git” demene tezat güle güle göndermiş olmuyorsun sevdiklerini… Yerdeki su izinin kaybolmasından daha hızlı oluyor burukluk hissiyatı.
7.3.12
HAYALET
Bugün geçmişten günümüze gelen bir hayalet gördüm yolda… unutmuştum oysa onu.. tüm bilgileriyle silmiştim hafızamdan. Ama simaları hiç unutmam hemen tazelendi tüm anılar. Oysa unutmaya çalıştıklarım, unuttuğumu sandıklarım beynimde ve sildiğimi sandığım tüm kokular burnumun direğinde asılı kalmışlar. Hemen belli ettiler kendilerini. Bir titreme bir acı sormayın ben daha fark etmeden gözlerim doldu. Ve sustum…
Ben en çok sustuğumda korkar insanlar birde çokça konuşup güldüğümde. Çünkü bilirler susuyorsam bir nedeni vardır. Çok çok kırıldığımda susarım ben incindiğim de kelimeler barikat kurar boğazımda, dilim dönmez içimdekileri söylemeye. Bende istem dışı susarım bu reflekstir benim için. Tıpkı elini bir yere çarptığında hiç fark etmeden acı ünlemlerini dile getirmek gibidir bu; bir “Aaaahh”la anlatır insanlar içindeki acıyı bense susarım. Küçükken dudaklarım büzüşürdü, gözlerim dolardı öyle ki su dolu bir cam fanusun içinden izler gibi bakardım etrafa yine de küçük bir inleme dışında her hangi bir ünlem dökülmezdi dudaklarımdan. Yani hep böyleydim pekte değişen bir şey olmamış hayatımda.
Ben gene sustum gözlerim dolu dolu baktım otobüsün camından, dudaklarım büzüşmedi belki o kadar acımadı canım belki de çoktan büyümüştüm bilemem ama olmayan bir hayalet geçti gözlerimden tablolardan fırlamışçasına pastel gerçek olmayacak kadar güzeldi.