yine taksim güncesindeydi zaman
Hava soğuktu, çok çok soğuk
öyle ki
Tavşan kanı kimliğine bürünseydide çay ısıtmazdı içini…
Gözü gözüne değdiğinde anlamıştı kadın, yinede sustu.
Gözler tanıdıktı ya örülmedi saydı buz duvarları.
Titrek elleriyle bir sigara yaktı erkek, sonra sustu.
Kahvenin alışkanlığa büründüğü o yerdeydiler yine
Merdivenlerin hemen yanı hani köşe masadaydılar hep
Duvara sırtını dayamıştı kadın , oysaki tutunmuştu ona
Hani o duvarı ordan kaldırsan yavaşça çökerdi yere…
Karşısındaydı erkek, türlü türlü afişlerin olduğu duvarın hemen dibinde
Sessiz hava, kuru bir soğuk
Erkek öyle gelmişti maiyetiyle maiyetine
Böyle bilmişti kadın, bir daha sormadı…
Sesler titriyordu azıcık
Avuçlarındaki çay bardağında erimek isterdi kadın, yapamadı
Titreyen bedenini ısıtmak için sıkı sıkıya tuttu onu
Konuşurken yüzüne bakabiliordu erkek, hatta gözlerinin içine bile
Anlamsızca afişlere baktı kadın, donuk gözlerle sabit bir noktaya takıldı
“İNSAN”…
O vakit anımsadı ilk günü “ilk defa insanoğlundan vazgeçmesini istemişti erkek”
Erkek herkesten onun için vazgeçmesini dilemişti
Kadının kararlılığı uzatırken yolları bir ona tutunmuştu erkek
Onun avuçlarına üfleyen insanoğlu olmasın istemişti
Her biri kaybolmuştu o andan itibaren…
Uzun süreden beri birbirine karşıt iki fikrin arzulanmış dünyasındaydılar
Yani şimdikinden çok uzaktı bu hisler
Boğuk veda cümlelerini duymadı kadın
Yinelemedi erkek
-Bitti, dedi kadın
Soğukluğu onaylarcasına her hangi bir cümleye ait olmayan kısa bir bitti çıktı ağzından
Donuk bakışları yüzüne bile değmedi adamın
Titreyerek “İnsan”a bakıyordu kadın
5 daikika öncede sarılmak istiyordu erkek şimdi de…
Yapamadı kalktı yerinden, mağrur ve yenik
Donuk nemli bakışlar döndü yavaşça
Kadın boş duvarı gördüğünde parçalandı bardak avucunda
Sadece çay kaşığının minik tiz sesini işitti
Soğuktu hava, çok çok soğuk
Zaman aktı, dakikalar geçip gitti boş duvarda
Telvenin koyu kıvamında sohbeti hatırlanan insanoğlu geldi karşısına
-Nasılsın, nerelerdeydin …
diyemeden o donuk gözlerinden anladı adam
Tanıdık bir çehreyi görünce kendini bırakan nemi sol elinin tersiyle silerken kadın
Adamın gözleri sağ avucuna takıldı
Oturmamıştı henüz ayakta yanında dikiliydi
Adam dehşete düştü ne yapacağını bilmeden durdu öylece
Yine o donuk bakışlarla kadın ellerine baktı, tanıdıktı ıslak kırmızı olmasa…
Akıp giden kanları fark edip sağ avucunu
titremeden yavaşça açtı..
İrili ufaklı tüm cam parçaları döküldü kucağına
Biliyordu kadın, akıp gitmeliydi kan, sevdayıda alıp beraberinde götürmeliydi
Nem yerini göz yaşlarına bıraktı
Adam eğildi sarıldı, minik bir öpücük kondurdu başına
İnsanoğlu “geçicek” dedi ve saçlarını okşayarak yineledi “geçiçek…”
Oysa kadın kesiklerin acısını dahi hissetmiyordu
Yinede soğuktu hava, çok çok soğuk…
bunu sen yazdiysan eger cok güzel emegine saglik gercekten =)
YanıtlaSilyeap ben yazdım canım =))
YanıtlaSilyaşanmışlıklardan doğdu yıllar öncesine götürdü beni...
cok begendim cidden :) yillar öncesinden birikmisse icinde tutmasi zor oluyor ..
Silbiraz o adamın kelimeleriyle biraz benim hikayemle yaşanmış bir an azcık tatlandırılınca zorda olsa gün yüzüne çıkıyor =)) beğendiğine sevindim
Silcanim senin blogunu kendi blogumda paylasiyorum umarim bir sakincasi yoktur :)
Siltabi ki bir sakıncası yok =) onurlandırdın beni, blogumu beğendiğine sevindim.
Sil