8.1.12

Günlerden …

yine taksim güncesindeydi zaman

Hava soğuktu, çok çok soğuk

öyle ki

Tavşan kanı kimliğine bürünseydide çay ısıtmazdı içini…

Gözü gözüne değdiğinde anlamıştı kadın, yinede sustu.

Gözler tanıdıktı ya örülmedi saydı buz duvarları.

Titrek elleriyle bir sigara yaktı erkek, sonra sustu.

Kahvenin alışkanlığa büründüğü o yerdeydiler yine

Merdivenlerin hemen yanı hani köşe masadaydılar hep

Duvara sırtını dayamıştı kadın , oysaki tutunmuştu ona

Hani o duvarı ordan kaldırsan yavaşça çökerdi yere…

Karşısındaydı erkek, türlü türlü afişlerin olduğu duvarın hemen dibinde

Sessiz hava, kuru bir soğuk

Erkek öyle gelmişti maiyetiyle maiyetine

Böyle bilmişti kadın, bir daha sormadı…

Sesler titriyordu azıcık

Avuçlarındaki çay bardağında erimek isterdi kadın, yapamadı

Titreyen bedenini ısıtmak için sıkı sıkıya tuttu onu

Konuşurken yüzüne bakabiliordu erkek, hatta gözlerinin içine bile

Anlamsızca afişlere baktı kadın, donuk gözlerle sabit bir noktaya takıldı

“İNSAN”…

O vakit anımsadı ilk günü “ilk defa insanoğlundan vazgeçmesini istemişti erkek”

Erkek herkesten onun için vazgeçmesini dilemişti

Kadının kararlılığı uzatırken yolları bir ona tutunmuştu erkek

Onun avuçlarına üfleyen insanoğlu olmasın istemişti

Her biri kaybolmuştu o andan itibaren…

Uzun süreden beri birbirine karşıt iki fikrin arzulanmış dünyasındaydılar

Yani şimdikinden çok uzaktı bu hisler

Boğuk veda cümlelerini duymadı kadın

Yinelemedi erkek

-Bitti, dedi kadın

Soğukluğu onaylarcasına her hangi bir cümleye ait olmayan kısa bir bitti çıktı ağzından

Donuk bakışları yüzüne bile değmedi adamın

Titreyerek “İnsan”a bakıyordu kadın

5 daikika öncede sarılmak istiyordu erkek şimdi de…

Yapamadı kalktı yerinden, mağrur ve yenik

Donuk nemli bakışlar döndü yavaşça

Kadın boş duvarı gördüğünde parçalandı bardak avucunda

Sadece çay kaşığının minik tiz sesini işitti

Soğuktu hava, çok çok soğuk

Zaman aktı, dakikalar geçip gitti boş duvarda

Telvenin koyu kıvamında sohbeti hatırlanan insanoğlu geldi karşısına

-Nasılsın, nerelerdeydin …

diyemeden o donuk gözlerinden anladı adam

Tanıdık bir çehreyi görünce kendini bırakan nemi sol elinin tersiyle silerken kadın

Adamın gözleri sağ avucuna takıldı

Oturmamıştı henüz ayakta yanında dikiliydi

Adam dehşete düştü ne yapacağını bilmeden durdu öylece

Yine o donuk bakışlarla kadın ellerine baktı, tanıdıktı ıslak kırmızı olmasa…

Akıp giden kanları fark edip sağ avucunu

titremeden yavaşça açtı..

İrili ufaklı tüm cam parçaları döküldü kucağına

Biliyordu kadın, akıp gitmeliydi kan, sevdayıda alıp beraberinde götürmeliydi

Nem yerini göz yaşlarına bıraktı

Adam eğildi sarıldı, minik bir öpücük kondurdu başına

İnsanoğlu “geçicek” dedi ve saçlarını okşayarak yineledi “geçiçek…”

Oysa kadın kesiklerin acısını dahi hissetmiyordu

Yinede soğuktu hava, çok çok soğuk…

6 yorum:

  1. bunu sen yazdiysan eger cok güzel emegine saglik gercekten =)

    YanıtlaSil
  2. yeap ben yazdım canım =))
    yaşanmışlıklardan doğdu yıllar öncesine götürdü beni...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. cok begendim cidden :) yillar öncesinden birikmisse icinde tutmasi zor oluyor ..

      Sil
    2. biraz o adamın kelimeleriyle biraz benim hikayemle yaşanmış bir an azcık tatlandırılınca zorda olsa gün yüzüne çıkıyor =)) beğendiğine sevindim

      Sil
    3. canim senin blogunu kendi blogumda paylasiyorum umarim bir sakincasi yoktur :)

      Sil
    4. tabi ki bir sakıncası yok =) onurlandırdın beni, blogumu beğendiğine sevindim.

      Sil

Sayfalar